Basına ve kamuoyuna,
COVID-19 ile mücadele dünyanın dört bir yanında sürüyor. Ülkeler arasında eşit ve adil bir dağılım olmamakla birlikte aşılama çalışmaları devam ediyor. Bununla birlikte aşı kararsızlığı ya da aşı karşıtlığı da bir halk sağlığı tehdidi olarak gündemde yerini koruyor. COVID-19 aşılarına yönelik bilimsellikten uzak, spekülatif söylemler de bu sorunu besliyor. Esasında aşı karşıtlığının tarihi, aşılar kadar eski. Ne yazık ki bilimde yaşanan gelişmeler de bu duruma bir son verebilmiş değil. Oysa son dönemde “özgürlük” kisvesine büründürülmeye çalışılan aşı karşıtlığı, bir yılı aşkın süredir yaşadığımız pandeminin sona ermesindeki en büyük engellerden birisi. Bugün COVID-19 aşılarına yönelik kullanılan argümanların birçoğu ise geçmişteki başka aşılar için kullanılan söylemlerle aynı.
Tıbbın da Aşının da Alternatifi Olmaz
Bugün pek çok alanda bilimsel etkisi kanıtlanmamış tedavi yöntemlerini, bitkisel tedavileri, hatta yiyecekleri aşıya karşı alternatif olarak sunan isimlerle, söylemlerle karşılaşıyoruz. Aşılar, hastalıklara karşı en basit, en etkili, en güvenli koruma yöntemidir. Aşı karşıtlarının argümanlarında sıklıkla başvurdukları “kısırlık, otizm” gibi yan etkilerin bir karşılığı bulunmamakla birlikte aşılar hafif ve tolere edilebilir yan etkilerle kişiyi ve toplumu korumaktadır.
Öte yandan aşı uygulamaları Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Hastalık Kontrol Merkezi, ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi gibi pek çok bağımsız bilimsel kuruluş ve sağlık otoriteleri tarafından yakından ve titizlikle takip edilmektedir. Faz-3 aşamasına gelen bir aşının ruhsat alabilmesi için ciddi yan etkilerinin olmaması şartı olduğunu hatırlatmak isteriz.
Vatandaşlarımıza sesleniyoruz:
Aşılama güvenlidir ve aşıların yan etkileri basit ve geçicidir. Örneğin kolunuzda yanma veya hafif ateş hissedebilirsiniz. Daha ciddi yan etkiler de olasıdır ancak bunlar son derece nadir görülürler. Aşıya ve bilime güvenin; kendinizin, sevdiklerinizin ve toplumun sağlığını riske atmayın.
Kamu Otoritesine sesleniyoruz:
Aşı karşıtlığı ve aşı kararsızlığı sadece aşı olmayan kişilerin hayatını riske atmaz; salgının devamına da neden olur. Aşılama hizmetlerinin kamusal bir sorumluluk olduğu unutulmamalı ve aşıya dair tüm süreçler topluma şeffaf bir şekilde aktarılmalıdır. Halkın sağlığı reytinglerden daha önemlidir. Televizyon ekranlarında aşı karşıtlığına ve kararsızlığına yol açan kişilere karşı RTÜK gerekli hukuki işlemleri yapmalıdır. Aşı karşıtlığına ilişkin, halk sağlığını bütüncül bir şekilde koruyacak politikalar geliştirilmelidir.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
Duyuru Okunma Sayısı : 1171